TBMM Dışişleri Kurulu üyesi CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer bu hafta yapılacak ve Türkiye’ye yaptırımların tartışılacağı Brüksel’deki 24 Eylül AB doruğu öncesinde yaptığı açıklamada AB önderlerine davette bulunarak ‘Türkiye’ye haksız yaptırımlar getirmek Doğu Akdeniz’deki sıkıntıları çözmez. Aksine Türk halkındaki AB yönelimini, acil gereksinim duyulan demokratik ıslahat süreçlerine dayanağı yok eder. Yaptırım yerine işbirliğini artıralım, Gümrük Birliğini güncelleyelim, tam üyelik sürecini canlandıralım” dedi.

Çakırözer, Yunanistan ile ‘önkoşulsuz görüşme’ bildirisi veren iktidara da “Ege ve Akdeniz’de meseleler tabi ki diyalog ile diplomasi ile çözülmeli. Ancak karşılıksız ödünler barış getirmez. Sıkıntıyı TBMM’ye getirin muhalefetin takviyesini isteyin” dedi.  

Çakırözer’in AB tepesi öncesinde yaptığı açıklamada şu bildiriler yer aldı:

“Avrupa Parlamentosu geçen hafta Türkiye’ye karşı çok haksız ve büsbütün Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kısmı yanlısı bir karar aldı. Bu hafta da AB Kurulu birebir gündem ile toplanacak, tahminen yaptırımları görüşecek. Şimdiden davette bulunuyorum: Yunanistan, Güney Kıbrıs ve Fransa’nın baskısıyla alınacak ekonomik yaptırımlar hiçbir sorunu çözmez. 

“Türkiye ve KKTC’nin hukuku korunmalı”

 “Gerçek tahlil Ege ve Doğu Akdeniz’de sorunun taraflarının oturup ortalarında anlaşmalarıdır. Bu mutabakatın temel prensibi de muhakkaktır: Hakkaniyet. Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin hakkı hukuku korunmadan bulunacak tahlilin de, alınacak yaptırım kararlarının da hiçbir manası olmayacaktır.” 

“Batı’dan koparmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürecektir”

“Alınan her yaptırım kararı Türkiye’yi, AB bedellerinden, prensiplerinden, ıslahat hevesinden uzaklaştıracak, Türkiye’de yurttaşların hala yüksek çıkan Avrupa’ya yönelimini son derece olumsuz etkileyecektir. AB’ye karşı güvensizliği pekiştirecek ve Türkiye’yi Mustafa Kemal Atatürk’ün muasır medeniyet çizgisinden, Batı’dan koparmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürecektir” 

“AB üyelik süreci canlandırılmalı”

 “Yapılması gereken Türkiye AB yakınlaşmasını destekleyecek, güçlendirecek adımları ortak atmaktır. Bunların başında da Gümrük Birliği muahedesinin güncellenmesi, donmuş bulunan üyelik sürecimizin canlandırılması ve vizesiz seyahat hakkının bir an evvel Türk Cumhuriyeti vatandaşlarına verilmesidir”  

“Karşılıksız odunla barış gelmez”

Yunanistan ile ‘önkoşulsuz diyalog’ arayışındaki Cumhurbaşkanlığı’nın tavrını ise ‘fazla tavizkar’ olarak kıymetlendiren Dışişleri Kurulu Üyesi Çakırözer, iktidara da şu çağrıyı yaptı:

 “Bakıyoruz Ege’de, Doğu Akdeniz’de hakkı hukuku çiğnenen Türkiye ve KKTC olmasına karşın daima jest yapan taraf biz oluyoruz. Almanya Başbakanı Merkel ‘Aman savaş gemilerinizi çıkarmayın’ diyor, çıkarmıyoruz. Lakin karşılık olarak jest geleceğine gol yiyoruz. Yunanistan bizle mutabakat kelamı verdiği gün Mısır’la mutabakat imzalıyor. Karşılıksız odunla diyalog olmaz” 

“Oruç Reis’i o gün çekmemeliydik”

Oruç Reis sismik araştırma gemisi ve beraberindeki askeri gemilerin geri çekilmesinin de kapalı kapılar gerisinde verilen bir taviz olduğunu belirten Çakırözer kelamlarını şöyle sürdürdü: 

“Ankara’ya ‘Oruç Reis’i ve donanma ögelerini çek’ diyorlar. Çabucak çekiyoruz. Lakin çektiğiniz gün Yunanistan Cumhurbaşkanı silahlandırdıkları Meis Adasında, Türkiye’ye karşı açıklama yapıyor. Bir gün evvel ABD Dışişleri Bakanı, Kıbrıs’a gidip yalnızca Rum tarafıyla bir ortaya gelmiş, gösteri yapmışlar. Garantörlük mutabakatlarına karşıt bir mutabakat imzalamış. Türkiye’yi yerden yere vurmuş. KKTC’yi yok saymış. Tüm bunlara karşın, biz bile bile gemilerimizi geri çekiyoruz. Akıl var mantık var. Çekeceksen bile bunları görünce o gün çekmemelisin. Karşılıksız jestler, ödünlerle gerçek barış sağlanamaz.”

“Atina da adım atmalı”

“Bakıyoruz Yunanistan’dan hiçbir olumlu karşılık yok. Adaları silahlandırmaktan vaz mı geçtiler? Türkiye’yi Antalya Körfezine hapseden, Ege’yi ise Yunan Denizi haline getiren ölçüsüz hakkaniyetsiz talepleri değişecek mi? Doğu Akdeniz Güç Forumu’na bugüne kadar dışladıkları Türkiye’yi davet mi ediyorlar? Kıbrıs’ta Rumlar ve Türklerin petrol ve doğalgaz gelirlerini paylaşması unsurunu kabul mü ettiler? Batı Trakya’daki Türklerin gereksinimlerini karşılayacak adım mı attılar? Hayır! Hal böyleyken devletin en doruğundakiler Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı hepsi ağız birliği etmişçesine ‘Koşulsuz diyalog’ diyor. Tabi ki diplomasinin en değerli ögesi konuşmak ve diyalog. Lakin bu diyalogun kesinlikle eşitler ortasında, karşılıklı al ver diplomasisi yürütülmesi temeldir. Tek taraflı taviz barış getirmez” 

“Merkel’den değil Meclis’ten dayanak alın”

Çakırözer, Cumhurbaşkanlığı’nın ya da Dışişleri Bakanlığı’nın yürütülen müzakere süreci hakkında TBMM’yi kesinlikle bilgilendirmesi gerektiğini de belirterek şöyle konuştu:

“Almanya Başbakanı Merkel ile epey bilinmeyen pazarlık oluyor. Karşılıksız jestler yapılıyor, ödünler veriliyor lakin TBMM’ye bilgi verilmiyor. Halbuki Türkiye Cumhuriyeti tarihinde dış siyasette her vakit en büyük takviye ve dayanışma daima Gazi Meclis’te gerçekleşmiştir. Dışişleri Bakanı haksız yere Lozan Muahedesini kötüleyeceğine, derhal Meclis’e bilgi vermeli, muhalefet partilerinin görüş, tenkit ve tavsiyeleri alınarak bu kritik süreç yürütülmelidir.”

T24