Babacan, partisinin 1. Olağan Kocaeli Vilayet Kongresi’nde konuştu.  Konuşmasının sonlarına hakikat, eş vakitli gerçekleşen Tunceli Vilayet Kongresi’ne bağlanan Babacan şu tabirleri kullandı:

“Biliyorsunuz, aylardır hepimizden gizlenen olay sayıları birkaç gündür açıklanmaya başlandı. Geçtiğimiz haftalarda yaptığım pek çok konuşmada ben, olay sayısı açısından Türkiye’nin dünyada birinci beşte olduğunu söylemiştim. İddiası olay sayılarını da söylemiştim. Kestirimlerimiz maalesef isabetliymiş, doğruymuş. Aylardır tedbir alınsın diye davet yapıyoruz. Neler yapılması gerektiğine dair açıklamalarda bulunuyoruz. Dinlemediler. Hâlâ dinlemiyorlar. En baştan beri sayısız kusur yapıldı. Maske krizimizi hatırlıyorsunuz. Hele hele 1 Haziran’dan sonra yanlışsız dürüst tedbir almayı bıraktılar. Yalnızca salgınla gayret için bir Bilim Konseyi oluşturuldu. Fakat hadise sayıları, bilim şurasından da gizlendi. Biliyorsunuz bilim heyeti üyeleri “biz de bilmiyoruz” demişti. Artık de “çok şükür öğrendik” diyorlar herhalde…

“Faturayı Bilim Konseyi’ne kesti; peşinden de vatandaşa”

“Demiştim ki “Lütfen ‘Biz elimizden geleni yaptık, halkımıza kelam dinletemedik’ demeyin.” Bunu da dediler. Hatta dün sayın Erdoğan “Sorumluluk Bilim Konseyinde. Vatandaşlarımız da tedbirlere uymuyor” dedi. Faturayı; rapor bile tutamayan, hadise sayıları kendilerinden gizlenen, hususun tüm uzmanlarının kâfi oranda temsil edilmediği Bilim Heyeti’ne kesti. Peşinden de vatandaşa.

“Salgınla çabada gerçekleri gizleyen, kâfi tedbir almayan, kendileri değilmiş üzere evvel Bilim Heyeti’ni, peşinden de vatandaşı suçluyorlar. Canıyla uğraşan vatandaşımız, ölürken bile hatalı.

“Yaygın bir biçimde tarama testi yapmıyorsunuz. Hastayla yakın temas edenlerde semptom yoksa test yapmıyorsunuz. Kentlerin farklı noktalarına, hastanelerden bağımsız test istasyonları kurun dedik, kurmadınız. 1 Haziran’dan sonra tedbirleri iyice gevşettiniz, bunun kararını kim verdi? Bunların kararını Bilim Konseyi mu verdi, vatandaş mı verdi yoksa siz mi verdiniz?

“Kimse kabahati üzerinden atmasın”

“Bu sistemde ilgili bakan bile karar veremiyor. Bakanlar kendi alanlarındaki mevzularda konuşurken “sayın Cumhurbaşkanının talimatlarıyla” diye kelama başlıyor. Daha birinci vakitlerde sokağa çıkma sonlandırılması ile ilgili krizi hatırlayın. Bir bakan “sınırlandırma var” dedi, oburu “yok” dedi. En son tekrar Cumhurbaşkanının talimatını beklediler. Bu salgına karşı alınmayan tüm tedbirlerden kimin sorumlu olduğunu herkes biliyor. Kimse cürmü kendilerinden dahi bilgi gizlenen Bilim Heyetine, hele hele vatandaşımıza atmasın.

“Kendi doktorlarımızın geliştirdiği ve tüm dünyanın sipariş listesine giren aşıdan ne kadar sipariş verilmiş biliyor musunuz bedelli arkadaşlar? Sadece bir milyon. Çin’de daha fazları tamamlanmamış aşıdan ise 10 milyon sipariş etmişiz. Bu aşının tesiri nasıl, muhakkak değil. Daha ne vakit piyasaya sürüleceği bile muhakkak değil. Koskoca 84 milyonluk ülkeye alabildikleri aşı sayısı bu. Aşının ne vakit geleceği de bilinmeyen. 

“Ekonomi idaresinde çuvallayanlar, ülkemizi ilaç ve tıbbi aygıt firmalarına karşı da borca soktular. Ödemelerini yapamadılar. Ülkenin prestijini kaybettiler. Tüm bunlar aşı gereksinimimizin karşılanmasını olumsuz istikamette etkiliyor. 

“Alevi vatandaşlarımızın problemlerini çözeceğiz”

“Dersimli dostlarımın huzurunda sesleniyorum. En yakın vakitte Dersim’e geleceğiz, Munzur Gözeleri’nde sizlerle çay içeceğiz. Geçmişte yaşanan olayları çok iyi biliyoruz ve acıları paylaşıyoruz. Yarınlarımızı birlikte inşa edeceğiz. Tüm vatandaşlarımızın, inançlarının gereğini korkusuzca ve huzurla yaşayabilecekleri özgür bir ortamı oluşturacağız. Ötekileştirme hissi doğuran tüm uygulamalara son vereceğiz. Alevi vatandaşlarımızın başta Cem Konutlarına ait talepleri olmak üzere inanç, fikir ve davranış temelinde birikmiş problemlerinin tahlili için gerekli her türlü adımı atacağız.

“İki yıldır Kanal İstanbul’la mı yatıp kalktınız?”

“17 Ağustos 1999’da sarsıntı gerçeğiyle en ağır yüzleşmeyi Kocaeli’nde yaşadık. Kaynaklarımızı Kanal İstanbul üzere tabansız bir kuyuda, ranta dönüştürmek isteyenler, en azından Kocaeli’ndeki 1500 konutun iyileştirilmesine neden kaynak bulamazlar? İlgili bakan, iki yıl önce, dönüştürülmesi gereken 6,7 milyon konut bulunduğunu açıklamıştı. Ortadan iki yıl geçti, maalesef en son İzmir zelzelesini yaşadık. Akabinde sayın Erdoğan çıkıp yenilenmesi gereken bina sayısını açıkladı. Kaç açıkladı? 6,7 milyon. Tıpkı sayıyı açıkladı. Yahu ne yaptınız siz iki yılda?”