Bursa’da pazar yerinde öldürülen Suriyeli sığınmacı Hamza Acan (17) ile ilgili savcılığın duruşmaya sunduğu iddianame kabul edildi. Soruşturma sonucunda, şüphelilerin “çocuğun taammüden öldürülmesi“ hatasıyla yargılanmaları talep edildi. Şüphelilerin çelişkili beyanlarını da ortaya koyan iddianamede, sığınmacı çocuğun öldürülmesi hadisesine 1 değil 4 kişinin karıştığı belirtiliyor. 

Bursa’da 15 Temmuz 2020 tarihinde bir semt pazarında yaşanan tartışma sonucunda öldürülen Suriyeli Hamza Acan cinayetinin soruşturma süreci tamamlandı ve iddianame duruşma tarafından kabul edildi. Buna nazaran, hala Bursa E Tipi Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan İ.S (13), M.S (15) ve R.S (17) kardeşler, yaşları nedeniyle “Suça Sürüklenen Çocuklar“ (SSÇ) kapsamında yargı önüne çıkacak. Ramazan S.‘nin ise, sanığın reşit olması sebebiyle evrakının ayrılmasına karar verildi.

Tekme, yumruk, parke taşı

Evrensel’den Ercüment Akdeniz’in haberine nazaran SSÇ kapsamında tabiri alınan çocukların maktul Hamza Acan’ı daha evvel tanıdıklarını ve Hamza’nın zerzevat tezgahının karşısında bulunan yufka tezgahında çalıştığını saptayan iddianamede; “Açık kimliği tespit edilemeyen Suriyeli şahsın SSÇ’lerin tezgahına geldiği, domateslerle ilgili pazarlık yaptığı ve SSÇ’lerden M.S’nin bu pazarlığı kabul ettiği“ lisana getirildi. 

İddianamenin devamında, bayanın akşam 20.00‘da domatesleri alacağı ama pazarcılar tarafından hazırlanan domatesleri beğenmediği için bundan vazgeçtiği söz edilirken; M.S’nin “Almıyorsan çek git” dediği, bayanın hadise yerinden ayrıldığı ve bunun üzerine karşı tezgahtaki Hamza Acan’ın “Neden bu formda davranıyorsun?” diye reaksiyon gösterdiği belirtildi. İddianame özetinde vakanın devamının şu formda cereyan ettiği yazdı: M.S Hamza’ya “Sana ne, sen işine bak“ dedi. Çıkan tartışmada M.S, Hamza‘ya yumruk attı. Hamza da boş plastik zerzevat kasasını M.S’ye fırlattı ancak isabet ettiremedi. M.S de yerden parke taşı alıp maktule saldırdı. O esnada R.S, İ.S ve Mustafa S. de vakaya dahil oldular. İ.S yerden aldığı parke taşı ile maktulün başına 2,3 sefer vurdu. Birebir anda R.S ve Mustafa S. de tekme ve yumruklarla Hamza’ya vurdu. Hamza Acan darbeler sonrasında kendini kaybetti, şahit M.Ş’nin kucağına düştü. Hadise yerinde bulunan bir vatandaş birinci yardım müdahalesinde bulundu. Sonra ambulans gelip onu hastaneye götürdü lakin Hamza kurtulamadı. 

İddianamede bütün şahitlerin T.C. vatandaşı olması, buna karşılık pazarlık yapan bayan dahil hiç Suriyeli şahit bulunmaması dikkat çekti.

Çelişkili sözler

Hazırlanan iddianamede kuşkulu M.S’nin “Önce o beni itti, yumruk salladı, ben de yüzüne yumruk salladım. Bana boş zerzevat kasası attı, karnıma geldi” demesine karşın Hamza’nın üzerine gelmediği vurgulandı. M.S ayrıyeten “Çevredekilerin maktulü uzaklaştırdığını, sonra kendini kaybedip yere düşerek hudut krizi geçirdiğini, baygınlık sonucu yere düştüğü sırada başını vurmuş olabileceğini” sav etti. Ancak bu tabirin tersine R.S, maktulün attığı kasanın M.S’ye isabet etmediğini söyledi. Üstelik etraftakilerin değil Mustafa S.’nin Hamza’yı kendi tezgahına götürdüğünü ve maktulün o sırada bayılıp yere düştüğünü ekledi. Tabirlerde en küçük kuşkulu İ.S’nin o sırada vaka yerinde olmadığı, 150 metre ötedeki tuvalete gittiği söylense de R.S’nin beyanı bunu yalanladı. Çünkü buna nazaran İ.S o esnada yerden parke taşı alıp Hamza’ya vurmuştu.

Sözünü değiştirdi

SSÇ’lerin köylüsü ve akrabası olan ve iddianamede kritik yerde duran şahit Ö.Ş’nin peş peşe beyan değiştirmesi ise dikkat çekti. Çünkü Ö.Ş birinci sözünde gözaltındaki M.S ile misal istikamette beyanda bulundu. Ö.Ş’nin ikinci sözü ise Hamza öldükten iki gün sonra alındı. Birinci hadisede mevt olmadığı için hadiseleri tam olarak anlatmadığını lisana getiren Ö.Ş, tartışmayı ayırmak için ortalarına girdiğini, elleriyle her ikisini iterek ayırdığını, bu esnada Hamza’nın boş plastik zerzevat kasasını M.S’ye fırtlattığını lakin kasanın isabet etmediğini, bunun üzerine M.S’nin yerde bulunan parke taşını alarak Hamza’ya yanlışsız yürüdüğünü lakin kendisinin ortaya girdiğini belirtti. Tabirin devamında; M.S’nin elindeki taşı yere bıraktırdığını, bunun akabinde M.S’nin yumrukla maktulün boynuna sert bir formda vurduğunu, Hamza’nın sendelediğini fakat düşmediğini söyledi. 

Şahit Ö.Ş’nin tabirinde ayrıyeten “İ.S’nin yerde bulunan parke taşını alarak Hamza’nın başına 2, 3 kere sert bir formda vurduğu, bu evrede R.S’nin Hamzaya tekme ve tokat darbeleri ile vurmaya başladığını, Mustafa’nın da Hamza’ya yumrukla vurmaya başladığını ve en son R.S’nin tekme darbesi sonrası Hamza’nın yere düştüğünü” beyan etti.  

Bu sözün akabinde öteki üç kişi bulundukları Adana’da gözaltına alındı ve tutuklandı. Ama tutuklamalardan sonra farklı bir gelişme oldu ve şahit Ö.Ş, 21 Temmuz’da Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına giderek tabirini değiştirmeye karar verdi! 

Emniyetteki ikinci sözünün ‘baskı altında’ alındığını söyleyen Ö.Ş, birinci tabirindeki konuların gerçek olduğunu savundu. Vakadan sonra psikolojisinin bozulduğunu, SSÇ’lerle büyük dedelerinin kardeş olduğunu belirtti. İddianame ise “Kendisine baskı yaptığını argüman ettiği polislerin hadise yerinde olmadığına nazaran, polislerin bu durumu kendisinin yazmasının kelam konusu olamayacağını, başka şahitler Ö.T ve M.Ş’nin beyanları dikkate alındığında şahit Ö.Ş’nin akrabaları olan başka SSÇ’leri korumak üzere beyanından dönmeye çalıştığı”na dikkat çekti. Savcılığın sunduğu iddianameyi kabul eden Bursa Çocuk Ağır Ceza Duruşması, birinci duruşmanın 19 Ağustos günü saat 10:00’da görülmesine karar verdi.

Beyinde kanama, akciğerde hasar

Hamza’nın cansız vücudu üzerinde yapılan inceleme üzerinden “Olay Yeri İnceleme ve Meyyit Muayene Tutanağı”nda şu bilgiler yer aldı: “Sağ frontal bölgede şişlik, yaygın beyin ödemi, beyin tomografisinde travmatik SAK, ventrikül içine hemoroji, her iki akciğerde pulmoner fontizyon üzere teşhisler aldığı, ağır bakıma takibe alındığı, bu bulgularla kesin vefat sebebini tespiti mümkün değil.” İnceleme heyeti klasik otopsi yapılmasına karar verdi.