Antalya’nın Elmalı ilçesinde öz anne ve üvey babasıyla birlikte yaşayan 6 ve 9 yaşlarındaki iki kardeşin 2019’da cinsel istismara maruz bırakıldığı isimli tıp muayenelerinde tespit edildi. Davada tutuklu yargılanan ve 5 Ocak 2021’deki üçüncü duruşmada mahkeme tarafından hür bırakılan sanıklar anne Merve A. ve üvey baba Rahmi A., konuştu. “istismar olmadığını, çocukların babaanneleri tarafından kandırıldığını” sav eden Merve A. ve Rahmi A., hatasız olduklarını, mahkemenin kendilerini tabip, psikolog raporlarına nazaran tahliye ettiğini ileri sürdü.

Raporda kızının psikologla görüşürken kendisine mektup yazmak istediğini söylediği, ama babaannesi kızar diye psikologdan bu raporu saklamasını istediğinin yazdığını sav eden M.A , “Şimdi sizlere soruyorum, ben öz kızımı istismar etsem kelamda babaannenin alıkoyduğu kızım bana mektup yazmak ister mi? Psikoloğa beni özlediğini söyler mi?” diye sordu. “Raporda internette dolaşan fotoğrafların nasıl çizildiğini okudunuz mu? Fotoğraf çizme pratiği olmayan oğlumun psikologla görüşmeye geldiğinde direkt kendi isteği ile fotoğraf çizmek istediğini ve şaşırtan biçimde kızımın da de kendi isteği ile fotoğraf çizmek istediğini söylediklerini okudunuz mu?” diyen M.A., “Psikoloğun da bu durumdan kuşku ederek rapora ‘Her iki çocuğun da ne söylemeleri, ne çizmeleri gerektiği konusunda yönlendirildikleri kuşkusu uyanmıştır’ formunda yazdığını da okudunuz mu?” dedi.

Antalya’da kız çocuğu G.E.G. (7) ile ağabeyi İ.E.G.’nin (10), cinsel istismara uğramasına ait yürütülen davada tutuklu anne M. A. ile üvey baba R.A.’nın 6 ay evvel tutuksuz yargılanmak üzere hür bırakılmasının yankıları sürüyor. ‘Elmalı Davası’ olarak hafta içinde tekrar gündeme gelen olayla ilgili Demirören Haber Ajansı’na (DHA) konuşan anne M.A., iki gündür yaşananlara isyan ettiğini söyledi. R A.ile 8 Kasım 2018 tarihinde evlendiğini anlatan M. A., “Evlenmeden evvel bir olaya karıştım. Bu nedenle tutuklandım. 3 yıl 8 ay ceza aldım. Afyon Açık Cezaevi’nde bir yıl tutuklu kaldım. Sonra çıkan af yasası ile tahliye edildim. 2019 yılının kasım ayında çocuklarımın babaannesi G.S., Afyon Açık Cezaevi’nde ziyaretime geldi. Çocukları 1 aylığına Edremit’e tatile götüreceğini, kendisinin babaanne olduğunu, onlarla bir mühlet birlikte olmak isteğini söyledi. Ben de müsaade verdim. Kızım G.E.G. ve oğlum İ.E.G.’yi alarak götürdü” dedi.

“Çocuklarımı babaanneleri uydurma palavralarla kandırmaya çalışıyor”

Açık cezaevinde olduğu için çocuklarını bu müddette her gün aradığını aktaran M. A., “Bir müddet sonra çocuklarım ‘Anne biz burada kalmak istemiyoruz. Gel bizi al, ne vakit geleceksin’ demeye başladı. Ben de çocuklarıma cezaevinde olduğumu söylememiştim. Bir otelde çalıştığımı, üç ayda bir hafta müsaadem olduğunu söylemiştim. Zira açık cezaevinde üç ayda bir hafta konutçu müsaademiz vardı. Bu müddette çocuklarımı ve eşimi görmeye geliyordum. Evvel eşimle bir iki gün otelde kalıp, annemin yanındaki çocuklarıma o denli gidiyordum. Bir mühlet sonra çocuklarımı babaannesi, ‘Çocuklar seninle görüşmek istemiyor’ diyerek görüştürmemeye başladı. ‘Çocuklarınla görüşmek istiyorsan yeni kocandan boşan, oğluma dön’ dedi. Ben de bunu reddettim. Kendisine, ‘Benim keyifli bir evliğim var. Kocam çocuklarıma iyi bakıyor. Senin oğlun bana daima azap yaptı. Azap gördüm. Artık keyifli bir evliliğim var. Senin oğluna asla dönmem. Bana zahmet çektirdi’ dedim. ‘Bundan sonra olacaklardan kork. Sen ve eşin çocuklara azap yapmışsın, cinsel istismar yapmışsın’ diye beni tehdit etti. 2020 yılının Ramazan Bayramı’nın arife gününde yaşadığımız yere gelen jandarma grupları, ani bir operasyonla bizi gözaltına aldı. Telefonlarımız elimizden alındı. Lakin Cumhuriyet Savcılığı buyruğuyla özgür bırakıldık. Telefonlarımız incelendi. Lakin 2020 yılının kasım ayında tekrar gözaltına alındık. 14 Kasım 2020 tarihinde 14 saat süren bir duruşma sonunda tutuklandık. 5 Ocak 2021 tarihinde kanıt yetersizliğinden hür bırakıldık. Dün de bu olay ortaya çıktı. Psikolog raporlarında her şey ortada. Çocuklarımı babaanneleri uydurma palavralarla kandırmaya çalışıyor” diye konuştu.

“Oğlum fabrikada teyzesinin telefonuna kendisi bir görüntü çekiyor. Herkesi arıyor. ‘Annem beni okula göndermiyor’ diyor”

Kızının velayetinin hâlâ kendisinde olduğunu kaydeden M. A., şöyle devam etti:

“Eski eşim benden sonra 4 kere evlendi. Bana ‘oğlumu eşim istemiyor’ diyerek kendisi gönderdi. Babama oğlumun noterde velayetini vererek teslim etti. Gelince kucağıma atladı, ağladı. ‘Anne beni bir daha babama gönderme’ dedi. Ben oğlumu Finike’de okula yazdırdım. ‘Ben otelde çalışıyorum bir müddet gelmeyeceğim’ diyerek, çocuklarıma palavra söyledim. Sadece onların psikolojisi bozulmasın istedim. Bu süreçte kızım bir sıhhat sorunu yaşadı. Hastanede yattı. Kızımın başında eşim kaldı. Babam kaza geçirdi. Oğlumu bu süreçte Finike’de bir paketleme tesisinde çalışan kız kardeşlerim fabrikada baktı. Oğlum fabrikada teyzesinin telefonuna kendisi bir görüntü çekiyor. Herkesi arıyor. ‘Annem beni okula göndermiyor’ diyor. Benim tek hatam berbat ve yanlış bir adamla evlilik yapmak.”

“Biz çocukları istismar etmedik katiyen. Tabip raporlarımız, isimli tıp raporlarımız var”

R.A. ise “Biz iki gündür eşimle Türkiye’nin baskısı altındayız. Toplumsal medyadan bize ağır küfürler geliyor. Annemi, babamı, kardeşimi, eşimi, dostumu, arkadaşlarımı ağır formda tehdit ediyorlar. Bizim can güvenliğimiz yok. Biz çocukları istismar etmedik katiyetle. Tabip raporlarımız, isimli tıp raporlarımız vardır. Katiyetle isimli tıp raporlarında istismara destek hiçbir şey yoktur. Ben o çocuklara babasının yapmadığı babalığı yaptım, babasının vermediği sevgiyi verdim, babasının yapmadığı hoşlukları yaptım. Ben o çocuklara annesiyle bir arada sahip çıktım. Benim sahip çıkmam kabahatse siz yargıda karar verin” dedi.

“İfadeler çocuklara ezberletildi”

M.A ayrıyeten, toplumsal medya hesabından da açıklama yaptı. Psikolog raporuna nazaran sözlerin çocuklara ezberletildiğini, bilhassa fotoğraflar çizdirildiğini öne sürerek şöyle dedi:

“Çocuklarım davanın başından beri Balıkesir Ayvalık Toplumsal Hizmet Merkezi’nde psikologla görüşmektedir. Balıkesir Valiliği tarafından belgeye gönderilen 30 Nisan 2021 tarihli evrakta, her ne kadar 23 Ekim 2020 tarihinde mahkemeye görüş bildirilse de yapılan mesleksel çalışma sonucu ‘Çocuklar hakkındaki kanaatlerinin değiştiği’ bildirilmiş, bu yazının ekinde de çocuklarımla görüşen uzman psikoloğun 6 sayfalık raporu gönderilmiştir. Rapordan takip edebileceğiniz üzere psikologda kuşku uyanmasına neden olan somut olaylara tek tek yer verilerek, ‘Babaanne G. S.’nin istismar davası, velayet davası ve çocukların sıhhat denetimleri hakkında tutarsız ve palavra beyanlarda bulunduğunun gözlemlendiği’ belirtilmiştir. Raporun sonuç kısmında çocukların babaanne yanından alınarak, onunla görüşmesinin engellenmesinin, çocukların maruz kaldıkları manipülasyon ve duygusal şiddetten uzaklaştırılarak olayları net biçimde anlatabilmeleri için babaanne ile görüşmelerinin engellenmesinin uygun olacağı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.”

“Ben öz kızımı istismar etsem kelamda babaannenin alıkoyduğu kızım bana mektup yazmak ister mi?”

Raporda kızının psikologla görüşürken kendisine mektup yazmak istediğini söylediği, ancak babaannesi kızar diye psikologdan bu raporu saklamasını istediğinin yazdığını argüman eden M.A , “Şimdi sizlere soruyorum, ben öz kızımı istismar etsem kelamda babaannenin alıkoyduğu kızım bana mektup yazmak ister mi? Psikoloğa beni özlediğini söyler mi? Kızım neden ‘Bu mektubu babaannem görürse bana kızar’ demektedir? Uygunca baskı altına alındığından olabilir mi? Raporda internette dolaşan fotoğrafların nasıl çizildiğini okudunuz mu? Fotoğraf çizme pratiği olmayan oğlumun psikologla görüşmeye geldiğinde direkt kendi isteği ile fotoğraf çizmek istediğini ve şaşırtan biçimde kızımın da de kendi isteği ile fotoğraf çizmek istediğini söylediklerini okudunuz mu? Psikoloğun da bu durumdan kuşku ederek rapora ‘Her iki çocuğun da ne söylemeleri, ne çizmeleri gerektiği konusunda yönlendirildikleri kuşkusu uyanmıştır’ formunda yazdığını da okudunuz mu?” dedi.

“Psikolog takviyesi alıyoruz”

Babaanne G.S. ise argümanların temelsiz olduğunu, torunlarının hala travmadan kurtulamadığını söyledi. Bu bahsin medyada yer almasını istemediğini, torunlarının etkilendiğini söz eden G.S., sürecin avukatlar üzerinden sürdürülmesini istedi. Torunlarının psikolog dayanak aldığını anlatan babaanne, yaşanan süreci şöyle özetledi:

“Çocuklar, 2019 yılında bana geldiler. Şu anda psikolog takviyesi alıyoruz. Eğitimleri tıpkı vakitte devam ediyor. Bayağı bir yol kat ettik lakin hala sayıklamaları mevcut. Dehşetleri mevcut. Çocukların sürece katılmasını istemiyorum. Zira çocuklar, dehşet içindeler. Orada gördükleri azap, tehdit, istismar çocuklar da büyük travma uyandırmış. Bir kişi yan da baksa irkiliyorlar. Gece trafikten ses de gelse, irkiliyorlar.

Hala daha kendilerini dehşette hissediyorlar. Torunlarım ve ben medyada olmak istemiyoruz. Gündemde olmak istemiyoruz görsel olarak. Çocuklarım bir geleceği var. Yaşadıklarını unutturmaya çalışıyoruz. Onun için de gündemde çocuklarım olmasın. Avukatlarımız ile irtibata geçilsin. Bunu istirham ediyoruz.”

“Davadan iki gün evvel çocuklar kaçırılmaya çalışıldı”

Duruşma gününden iki gün evvel anne M.A. ve R.A. tarafından çocukların kaçırılmaya çalışıldığını belirten Lider, “İlk celseden iki gün evvel Antalya’dan buraya geliyorlar ve velayeti kendisinde olmayan G.E.G.’yi kaçırma teşebbüsünde bulunuyorlar. Çocuk bu sırada bağırıyor, vatandaşlar devreye girerek, çocuğu üvey baba ve annenin elinden alıp, babaanneye teslim ediyor. Duruşmadan iki gün evvel bunların yapılması kuşku uyandırır” dedi.

İfşa edilmeleri hukuk ihlali

Avukat Yusuf Başkan kelamlarını şu halde sürdürdü:

“Gelen haberler üzerine öğreniyoruz ki, çocukların annesi mahkemeye dair evrakları paylaşmış. Bu çocukların örselenmesidir. Çocukların haklarının zedelenmesidir. Çocukların isminin açık bir halde görünür ve okunur bir formda yayınlanması, ifşa edilmesi büsbütün bir hukuk ihlalidir. Bu ihlali kabul etmemiz mümkün değil. Bir ekip haber kanallarından çocukların fotoğrafları paylaşılmaya ve erişilmeye çalışılıyor. Biz bunu kabul edemeyiz. Biz bu paylaşımlarla ilgili şikayetçi olacağız. Unutulma hakkı ve çocukların geleceği resmen şu anda çok büyük tehlikeye girmekte. Bu çocukları büyüyecekler. Bu çocuklar Türkiye’nin geleceği.”

T24