Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Nafiz Koçak, sıcakların artması ile tatile ve havuza olan ilginin de arttığını, fakat paklığı iyi yapılmayan ve hijyen kurallarına dikkat edilmeyen havuzların çeşitli enfeksiyon hastalıklarına sebep olabileceğini belirtti.
Havuzlarda hijyen için en çok ve sıklıkla kullanılan dezenfektanın klor olduğunu belirten Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Nafiz Koçak, “Havuz suyunda 1-2 ppm aralığında hür klor bulunması ve su deviniminin kâfi olması gerekir. Havuz enfeksiyonlarının ortaya çıkmasının en değerli sebeplerinden biri de havuz deviniminin kâfi olmayışı ve/veya dezenfeksiyon için klorun gereğinden fazla kullanılmasıdır. Klor, vajina florasını bozan bir dezenfektandır. Vajenin doğal yapısında bulunan faydalı bakterilerin ölmesine yol açarak mantar üzere öteki organizmaların ortamda üremesine neden olmaktadır. Bayanlarda idrar yolunun kısa olması enfeksiyon etkenlerinin süratli bir halde mesaneye ulaşmaları sebebiyle “sistit” ismi verilen idrar yolu enfeksiyonları görülmektedir” dedi.
Ciltte kaşıntı, kuruluk ve beğenilen kızarmayı ciddiye alın
Tedavisinde öncelikle nedenin tespit edilmesi gerektiğini belirten Doç. Dr. Koçak, en kıymetli noktanın tedaviye erken devirde başlanması olduğunu söyledi ve kelamlarına şöyle devam etti:
“Bu tip enfeksiyonların tedavisinde geç kalındığı takdirde daha önemli enfeksiyonlara neden olabilmektedir. Genital enfeksiyonların yanı sıra uzun müddet havuzda kalanlarda burun tahrişi, ciltte kaşıntı ve kuruluk, gözlerde kızarma ile öksürük ve nefes darlığı üzere teneffüs yolu semptomları oluşabilir; astım hastalarının astım krizleri tetiklenebilir. Havuz yoluyla en sık bulaşan enfeksiyon etkenleri rota virüsü, nörovirus, enterovirus ile hepatit A üzere viral etkenlerdir. Bakteriyel etkenlerden salmonella, şigella, ve E.coli bakterileri sayılabilir. Bunların yanı sıra cyriptosporidium, amip ve giardia üzere tek hücreli etkenler ve kıl kurdu üzere bağırsak parazitleri sayılabilir.”
“Özellikle çocuklarda daha sık rastlanıyor”
Sık görülen öteki bir enfeksiyonun da su kaynaklı dış kulak enfeksiyonu olduğunu belirten Doç. Dr. Koçak, “Uzun mühlet temas sonucu, dış kulak yolu derisinde bariyer sistemi bozulur. Bilhassa dış kulak yolu enfeksiyonlardan koruya ve kulağın tahriş olmasını önleyen doğal savunma sistemi olan ‘serumen’ isimli salgının (buşon) özelliğinin bozulması ya da uzaklaştırılması sonucu, dış kulak yolu derisi florasında tabiat olarak bulunan ya da suda yer alan ve bulaşıcı olmayan mikroorganizmalar dış kulağa yerleşip burada çoğalır; sonra da deri içine nüfuz ederek bu bölgede enfeksiyon oluşturur. Kulak ağrısı, dış kulak yolunda şişme, kulak akıntısı ve işitme azlığı ile kendini aşikâr eden hastalığa, bilhassa çocuklarda daha sık rastlanır. Havuz sonrası kulak enfeksiyonlarından korunmak için, kulaklar havuzdan çıkınca kurulanmalıdır. Havuz içindeyken kulak tıkacı kullanılabilir. Fakat kulağa kaçan suyu temizlemek için kulağa rastgele bir nesne sokulması hakikat değildir” sözlerini kullandı.
Havuz enfeksiyonlarına karşı ne cins tedbirler alınabilir?
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı, Doç. Dr. Nafiz Koçak, muhtemel havuz enfeksiyonlarına karşı alınabilecek tedbirler hakkında şu bilgileri verdi:
“Havuz girmeden evvel kesinlikle duş alınmalıdır. Havuzdan çıkılınca da bedenin klorlu sudan arındırılması için tekrar duş alınmalıdır. Havuzdan sonra bedenin nemli bölgeleri, bilhassa de vajen bölgesi düzgünce kurulanmalıdır, mayo yahut bikini değiştirilmelidir. Dar giysilerden kaçınılmalı ve pamuklu çamaşır tercih edilmelidir. Hepatit taşıyıcılığı ya da hastalığı olan çocuk ve yetişkinlerin havuza girmesine müsaade verilmemelidir. Ateşli hastalık ya da ishal geçirirken havuza girilmemelidir. Havuz kenarında yemek yenilmemeli, sigara içilmemelidir. Havuz bölgesine ayakkabı yahut dışarıda giyilen terliklerle girilmemelidir. Ayaklar kesinlikle dezenfekte edilmelidir. Havuzda su yutmamaya dikkat edilmelidir. Göz enfeksiyonunu önlemek için su altı gözlüğü yahut maske kullanılmalıdır. Saçları klorun vereceği ziyandan korumak ve havuza dökülmesini engellemek için kesinlikle bone takılmalıdır.”
“Diyet ile ishali düzelmeyen hastalar kesinlikle hastaneye başvurmalı”
Havuzdan alınabilecek enfeksiyonların yanı sıra yaz aylarında bilhassa gastrointestinal sistem enfeksiyonlarına yakalanma oranının da artış gösterdiğine değinen Doç. Dr. Nafiz Koçak, “Uygun dezenfeksiyonu yapılmamış olan havuzlardan bulaşan mide-bağırsak enfeksiyonları ekseriyetle bulantı, kusma ve hafif ateş ile başlar, ishal ve karın ağrısı ile devam eder. Bu evrede belirtilere yönelik tedavi semptomatik tedavi ve diyet ile birden fazla hastalık denetim altına alınabilir. Mide-bağırsak enfeksiyonlarında kusma ve ishal yoluyla oluşan sıvı-elektrolit kaybı sıhhati tehdit eden en kıymetli durumdur. İshal durdurucu ilaçların ve antibiyotiklerin bu etapta yararı olmayacağı üzere yan tesirleri de olabilir. Bu nedenle sıvı elektrolit istikrarını sağlamaya yönelik diyet uygulamaları çok daha kıymet taşır. Diyet ile ishali düzelmeyen hastalar kesinlikle hastaneye başvurmalıdır. Ayrıyeten ateş 38,3 derecenin üzerinde ise, 2 günden uzun müddettir devam ediyorsa, gaita kanlı ve sümüklü ise, ishal 5 günden uzun sürmüşse, idrar ölçüsünde azalma, ağız kuruması, göz kürelerinin çökmesi (bebeklerde bıngıldağın çökmesi), cilt gerginliğinin azalması, şuur değişikliği, dalgınlaşma, uykuya eğilim, teneffüsün hızlanması üzere durumlarda da en kısa müddette uzman bir tabibe başvurulmalıdır” ikazında bulundu. (DHA)
T24
