T24 Haber Merkezi

HDP Kocaeli Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komitesi Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu‘ndan “Herkes silahları bıraksın” daveti

Meclis’te basın açıklaması yapan Ömer Faruk Gergerlioğu, HDP’nin barıştan ve hayattan yana olduğunu belirterek silahların bırakılması daveti yaptı. 

Gergerlioğlu “Bakın ben sözümü açık söylüyorum. Kâfi artık diyorum. Kâfi artık bu kan, mevt, gözyaşı, çatışma kâfi artık diyorum! Herkes silahları bıraksın diyorum! Kâfi artık! Çatışma olmasın! Kan olmasın! Vefat olmasın! Gözyaşı olmasın!” dedi. 

Gara operasyonu paylaşımları gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının hakkında soruşturma başlattığı, ‘Görünmezler’ isimli toplumsal medya hesabının tehdit ettiği Ömer Faruk Gergerlioğlu TBMM’de basın toplantısı düzenledi. 

Gara operasyonunun başarısız olduğunu herkesin kabul etmesi gerektiğini belirten Gergerlioğlu; “Biz hayattan yanayız! Biz barıştan yanayız ve en riskli vakitte da olsa gerçek bildiğimizi söyleriz, gördüğümüzü söyleriz, bunun için taşlansak da söyleriz!” diye konuştu. 

Gergerlioğlu’nun açıklaması şöyle:

“Keşke ölmeselerdi dediğim için günah keçisi ilan edildim”

Biliyorsunuz bu hafta çok değerli gelişmeler oldu. Gare Operasyonu sonrası, operasyonun başarısız olduğu gerçeği ortaya çıkmasın diye iktidarın değerli uğraşları oldu! Gare Operasyonu’nu duyduğum vakit Ulusal Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın açıklamasını duyduğum vakit ki birinci açıklama sivil kayıplar olduğu tarafındaydı. Mevzuyu yakından takip eden birisi olarak ölenlerin sivil olmadığını, kaçırılan asker ve polisler olduğunu anladım ve bu bahiste toplumsal medyada paylaşımlar yaptım. Kederimi paylaştım, “Keşke ölmeselerdi dedim. “Hayatın, barışın yolu açılsaydı keşke” dedim ve günah keçisi ilan edildim güya bu insanların vefatına yol açan bizmişiz üzere üzerimize palavralar, hakaretler, tehditler, hata duyuruları, soruşturmalar geldiler! Neden? Neden geliyorlar? Yanlış bir şey mi söyledik? Hayır! Herkesin bir iki gün sonra kabul ettiği bir şeyi söyledim! Ortada bir başarısızlık var, bu beşerler ölmeyebilirdi, bu beşerler kurtulabilirdi bunu söyledim. Neresi yanlış bunun? Niçin benim üzerime geliyorsunuz?

“Bu beşerler mektup yazdı fakat iktidarın umurunda olmadı”

Bakın mevzuyu takip eden bir beşerim ben. Bu kaçırılan askerlerin yakınları bana daha öncesinde başvurmuştu! Bu bireyler bizden bu bahse bir tahlil bulun diye başvurmuşlardı, elimizden geleni yapmıştık. Burada evvelki basın toplantılarımda davetler yapmıştım. “Kaçırılan asker ve polisler için bir şey yapmalıyız, bu insanların hayatını kurtarmalıyız” diye davetler yapmıştım, elimden gelen her türlü çabayı göstermiştim lakin olmadı!

Bakın söylediklerim burada! Başka milletvekillerinin verdiği önergeler de var ve daha sonra bu insanların yakınlarının tabirleri var! Kaçırılan insanların mektupları var burada. “Biz kaçırıldık, bu ülkenin vatandaşı değil miyiz? Niçin bizi kimse kurtarmak istemiyor?” diye sitemleri var! Semih Özbey’in, Müslüm Altıntaş’ın sitemleri var! Hepsinin mektupları burada ve biz bu mektupları biliyoruz, bu insanların yakınlarının söylediklerini biliyoruz!

Bakın Astsubay Semih Özbey’in babası Gürsel Özbey: “Bu süreçte Meclis’e giderek tüm parti temsilcileri ile görüştüm ve kendilerini bizim yerimize koymalarını istedik. Biz artık savaşmayın dedik. Vefatlar olmasın, analar ağlamasın istedik” dedi, yıllardır bunu dedi. 6 yıldır bunu dedi, bu beşerler mektuplar yazdı fakat iktidarın umurunda olmadı bu konu! Kimse ilgilenmedi. Soru önergelerine yanıt verilmedi. Bakın burada soru önergeleri var CHP Milletvekili Murat Bakan’ın, bizim partiden arkadaşlarımızın soru önergeleri var, basın toplantılarında burada andık, daima davetler yaptık, İnsan Hakları Derneği çırpındı, 6 yıldır iktidar hiçbir şey yapmadı, aileler bekledi ve sonuçta bu insanların cenazeleri geldi!

“Meclis’e bilgi verdiler lakin istifalarını vermeleri gerekirdi”

Başarısız bir operasyon olduğunu herkes kabul etsin! Biz hayattan yanayız! Biz barıştan yanayız ve en riskli vakitte da olsa hakikat bildiğimizi söyleriz, gördüğümüzü söyleriz, bunun için taşlansak da söyleriz! Ben insan hakları savunucusuyum, insan haklarını söylerim, hayatı söylerim, barışı söylerim, çatışmanın bilakis uzlaşma ile sıkıntıların halledilmesi gerektiğini söylerim! Biz bunu birinci olarak söyledik, bize denmeyen kalmadı! 1-2 gün sonra her şey ayan beyan ortaya çıktı! Bakanlar geldiler Meclis’e bilgi verdiler aslında istifalarını vermeleri gerekiyordu! Başarısız bir operasyon var, bunu herkes kabul etsin! İstediği kadar üst seviye yetkililer bağırsınlar, çağırsınlar sonuçta ortaya çıkan 6 yıldır kaçırılmış insanların cenazelerinin buraya gelmesidir! Ben bu hususta öncesinde de bana başvuranlar ile konuştum, artık de konuştum. Bunları da artık kamuoyuna açıklamak isterim.
Bakın bana başvuran bir ailenin yakını ile dün konuştum, bana ne diyor biliyor musunuz? “Biz iktidarı ile ilgilenmeyen muhalefeti ile ki bir kısmı ilgilendi” diyorlar lakin ilgilenmeyen kısmıyla “Kimseye hakkımızı helal etmiyoruz!” açık, net ifade!

“Daha evvel 355 kişi kurtarılmış, birinci kez kaçırılanlar öldü”

Daha evvelce gidip alıkonulan insanları getiren Fetullah Erbaş ile evvelki gün konuştum. 74 yaşında Fetullah Erbaş bana dedi ki: “Biz ailelerin bize başvurusu üzerine çok duygulandık, üzüldük. O ailelerin perişan halini gördük ve ben İnsan Hakları Derneği’ni, Mazlum-Der’e var mısınız gidelim bu insanları oradan alalım” dedim. “Varız” dediler, gittik aldık!

Fetullah beyefendi rastgele bir pazarlık yaptınız mı? Bir şey alma verme durumu oldu mu siyasi olarak? “Hayır. Mutlaka olmadı” dedi. “Biz gittik İnsan Hakları Derneği ve Mazlum-Der ile bir arada bu insanları aldık, geldik ve hayatımın en memnun anıydı bu! Şu anda bu sıkıntının bu türlü sonuçlanmasından ötürü çok üzgünüm” diyor, Fetullah Erbaş ve Akın Birdal. İkisi ile de konuştum! Bu sorun bu türlü çözülmeyebilirdi arkadaşlar. Bakın şu ana kadar 355 kişi kurtarılmış, birinci kere kaçırılanlar öldü! Bunu sorgulama hakkımız yok mu bizim? Ben bu ülkenin milletvekiliyim, ben bu hususları takip eden beşerim. Ben bu mevzuları sorgularım, kim ne derse desin, kimse bizi de susturamaz! O denli soruşturmalar, baskılar, hakaretler, tehditler kimse bizi susturamaz Allah’ın müsaadesi ile! Biz hayatın yanındayız! Barışın yanındayız!

“Herkes silahları bıraksın”

Bakın ben sözümü açık söylüyorum. Kâfi artık diyorum. Kâfi artık bu kan, mevt, gözyaşı, çatışma kâfi artık diyorum! Herkes silahları bıraksın diyorum! Kâfi artık! Çatışma olmasın! Kan olmasın! Vefat olmasın! Gözyaşı olmasın! Merhum Tahir Elçi üzere :”Biz diyoruz ki artık bu topraklarda; kan, mevt, gözyaşı olmasın” diyoruz. Tüm insan hakları savunucuları bunu der, bunu dedim, sonuna kadar da biz bunları söylemeye devam edeceğiz. Tüm insan hakları savunucuları olarak da devam edeceğiz! Muhakkak barışın sağlanması lazım! Herkesin elini vicdanına koyarak durması, düşünmesi, silahtan uzaklaşması ve barış için bir adım atması lazım! Gelin diyorum, barış için bir adım atalım! Bu yolun sonu karanlıktır! Partimizi kapatarak bir yere varamazsınız! Silahlar ile kimse bir yere varamaz! Gelin silahsız bir ortamda herkes silahını bıraksın, otursun, konuşalım, tartışalım herkesedir çağrımız!

Asker yakını: Herkes şu anda timsah gözyaşları döküyor

Sıkıntı artık bu acıların yaşanmamasıdır. Problem kan, vefat, gözyaşı üzerinden siyaset yapmama sorunudur. Ne olacak artık? Bakın ben yakınını kaybeden insan ile konuştuğum vakit şu an ismini veremiyorum ancak müsaadesi olursa veririm, bana ne dedi biliyor musunuz? Tüm Türkiye kamuoyu bunu iyi dinlesin. “Herkes şu anda timsah gözyaşları döküyor! Hiç kimse gelip bizimle konuşmasın. Bana geliyorlar basın mensupları konuşmak istiyor. “Hayır” diyorum, siyasetçiler konuşmak istiyor “Hayır” diyorum. 3 gün sonra biz acımız ile kalakalacağız, hiç kimse bizi hatırlamayacak, herkes unutacak! Ateş bizim ocağımıza düştü” diyor. Haksız mı arkadaşlar sorarım size? Eşi, kardeşi, çocuğu ölmüş beşerler bunlar. Ateş bu ocaklara düşmüş ve yarın, öbür gün bu toplum bunu unutacak. O beşerler acıları ile kalacak. Daha bir öteki gün, öbür beşerler ölecek ve yeniden unutulacaklar, yeniden bir sürü devlet merasimleri yapılacak. “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” denilecek. “Bu partiyi Meclis’e almayın, kapatın” diye naralar atılacak, ya 40 yıldır bu naraları atıyorsunuz! Kim nereye ulaştı? Haydi bakalım HDP’yi de kapatın, kovalayın, beni de diyelim vekilliğimi düşürün, kovalayın Meclis’ten ne geçecek elinize? Hakkın, hakikatin söylenmesinin engellenmesinden ne geçecek elinize sorarım size? Hakkımızda daima soruşturmalar açıyorlar, fezlekeler geliyor. Bunlar ile nereye varacaksınız siz? Doğruyu söylediğim için mi bu yapılan?”

T24