Temel Karamollaoğlu haftalık basın toplantısında Türkiye’deki orman yangınlarını kıymetlendirdi. Saadet önderi, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan‘ın yangın bölgesinde mağdur vatandaşlara çay fırlatmasına da reaksiyon gösterdi. Karamollaoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanının farklı bir halin içine girerek canı yanmış vatandaşlarımıza çay fırlatmasını yanlışsız bulmuyorum. Yangında ziyan görmüş vatandaşların Sayın Cumhurbaşkanının huzuruna geçmiş olsun demek için getirilmesini ben anlayamıyorum” dedi.

Karamollaoğlu’nun açıklamaları şöyle:

“Her türlü tahrike karşı birlikte olmalıyız”

Maalesef Konya’da tıpkı aileden 7 kişi hunharca katledildi. Hayatını kaybedenlere bir sefer daha Allah’tan rahmet, acılı ailelerine ise başsağlığı diliyorum. Yaşanan bu katliamın sonuna kadar takipçisi olacağımızı da belirtmek istiyorum. Bize düşen millet olarak provokasyonlara ve tuzaklara karşı uyanık ve önlemli olmaktır. Bu gerçeğin ve tuzakların farkında olup her türlü tahrike karşı bir ve bir arada olmalıyız. Zor bir coğrafyada, sıkıntı koşullar altında yaşıyoruz. Başta siyasi parti önderleri olmak üzere toplumun önde gelenleri birlikte yaşama şuurumuza ziyan verecek her türlü hareket ve telaffuzlardan uzak durmalıdır.

“Bu üzere hususlarda idam yine gündeme getirilmeli”

Umutla bulunmasını beklediğimiz Azra Gülendam Haytaoğlu’nun acı haberi geldi. Yaşanan vahşet kanımızı dondurdu. Her türlü şiddetin ve bilhassa bayan cinayetlerinin son bulması için artık tesirli ve somut adımlar atılmalıdır. Katliamı yaptığı kesin olarak bilinen ve tereddüt olmayan bu üzere hususlarda idamın tekrar getirilmesi gündeme alınmalıdır. Bu adamı al, hapset yıllarca kime ne yararı olacak. Kimileri cezası bitince ikinci cinayeti işlemekte tereddüt bile göstermiyor. Yaşanan bu olayla ilgili alınacak kararların, atılacak adımların destekçisi olacağımızı söz ediyorum. Kâfi ki bir can daha yanmasın, bir kızımızı daha kaybetmeyelim.

“Beceriksizlikleri de tartışmalıyız”

‘İnsanlar keşke meskenim yansaydı diyecek’ açıklamasını yapanları, işini vaktinde yapmayıp ‘gerekirse uzay aracı alırız’ diye hamasi nutuklar atanları, düğüne giden kayyumları ve bütün bu aymazlıkları da milletimizin vicdanına havale ediyoruz. Elbette çıkan yangınlarda ihmal yahut kasıt olup olmadığı tüm taraflarıyla aydınlatılmalıdır. Ayrıyeten ciğerlerimizi yakan bu yangınlardan sonra yetersizlik ve beceriksizlikleri de uzun uzadıya tartışacağız elbette, tartışmalıyız. 

“Afet vakitlerinde da algı oluşturmanın telaşındalar”

Afet öncesinde hazırlıksız, afet anında ise telaşlı bir idareyle karşı karşıyayız. Ve keşke bu telaş, yalnızca afetle gayretin telaşı olsa… Her vakit olduğu üzere birileri afet vakitlerinde da algı oluşturmanın telaşında. Haberlere ambargo koyulmasını yanlışsız bulmuyorum. Doğal tahriklere, iftiralara ve yanlış bilgilere mahzur olunmalıdır fakat gerçekler de halka kesinlikle ulaştırılmalıdır. Birtakım medya organları ise hâlâ manşetler atıyorlar; neymiş yangınla çabada dünyaya örnek olduk. Allah akıl, fikir versin. Millet perişan, dünyaya örnek olmuşuz. 

“Uçak mı helikopter mi avantajlı tartışması yapıyorlar”

Afet öncesinde tartışılacak şeyleri afet anında tartışıyorlar. Uçak mı avantajlı, helikopter mi. Yangın almış başını gidiyor, bunlar açıklama yapıyor; aslında helikopter kullanmamız daha avantajlıymış da uçakları bundan ötürü bir tarafa bırakmışlar. 2002 yılında ülkemizin 19 yangın söndürme uçağı vardı. Bu datalar ortadayken hâlâ uçakların olmayışına öteki öbür mazeretler üretmek ayıptır. 2016’da Anadolu Ajansı’nın yaptığı haberin başlığı; “Türkiye’den gönderilen yangın söndürme uçakları, İsrail’deki yangına müdahale ediyor.” Artık gereksinim duyulan bu türlü bir vakitte memleketler arası yardım almak acziyet değil, dayanışmadır.

“Orman yangınlarındaki görünümler düşündürüyor”

Toplumsal medya üzerinden yürütülen ve şahsen İrtibat Başkanlığı tarafından körüklenen hashtag savaşları Türkiye’nin toplumsal ayrışmışlığını ve afet diplomasisindeki başarısızlığını göstermektedir. Orman yangınlarında karşılaştığımız görünümler ve hazırlıksızlıklar bize muhtemel bir İstanbul Depremi’nde nasıl bir görüntü ile karşı karşıya kalacağımızı düşündürüyor. Bu iktidarın “önlemler alındı, hazırlıklıyız” demesine maalesef güvenmiyoruz.

“Makam filosu kurmaktan yangın filosu kuramıyorlar”

Üst yapısı ve altyapısı eskimiş bir İstanbul’da gerçekleşecek mümkün bir sarsıntı gerçeği önümüzde dururken; hâlâ inatla Kanal İstanbul’u yapmakta ısrar etmelerini anlamıyoruz. Bu ülkenin vatandaşları ülkemizin ormanları kâfi ve tesirli bir filo ile korunsun istiyor. Lakin maalesef adalet olmayınca, hesap verme olmayınca makam sahiplerine filo kurmaktan, yangınla gayret filosunu kuramıyorlar. 

“Çay fırlatılmasını yanlışsız bulmuyorum”

Sayın Cumhurbaşkanının farklı bir tutumun içine girerek canı yanmış vatandaşlarımıza çay fırlatmasını hakikat bulmuyorum. Yangında ziyan görmüş vatandaşların Sayın Cumhurbaşkanının huzuruna geçmiş olsun demek için getirilmesini ben anlayamıyorum.

“Tahriklere kapılıp yanlış işlere alet olmayalım”

Bir yangın felaketi ile karşı karşıyayız fakat toplumun bir bütün olması gerektiği süreçte kendimizi kutuplaşmanın içerisinde bulmayı gerçek bulmuyoruz. Birileri toplum huzurunu kundaklıyor; milletin huzurunu, birlik ve bütünlüğünü yakmak istiyor. Yalan haberlerin de tesiriyle ellerine silah alan kimi şahıslar yolda geçiş denetimi yapıyor, sen kimsin ya! Adeta Kürt vatandaşlarımıza karşı bir reaksiyon oluşturulmaya çalışılıyor. Bu ülkede asayişi korumakla yükümlü olanlar nerede? Acılı günlerde, afette ve vefatta bile ayrışan bir toplum bilmeliyiz ki geleceğini inşa edemez. Maalesef son yıllarda halktan ve gerçeklerden kopuk bir anlayış ve her olayda olayın tahliliyle değil de algıların şekillenmesiyle ilgilenen bir iktidar anlayışı ile karşı karşıyayız. Herkese davette bulunmak istiyorum. Politikler başta olmak üzere hepimiz üslubumuza, konuştuklarımıza, yazdıklarımıza, çizdiklerimize dikkat edelim. Birtakım tahriklere kapılıp da yanlış işlere alet olmayalım.

“Bu güç günler bir gün kesinlikle aşılacaktır”

Allah’ın müsaadesi ile bütün yaralarımızı birlikte saracağız. Aziz milletimiz müsterih olsun; biz kenetlendikçe ayakta kalacak, aydınlık yarınlara yol alacağız. Ve herkes emin olsun bu güç günler bir gün kesinlikle aşılacaktır. Yangınla uğraşta övüneceğimiz bir şey varsa o da milletimizin canı kıymetine verdiği gayrettir. Bayanı, erkeği, yaşlısı, genci hayatını ortaya koyarak yangınla çaba eden herkese teşekkür ediyorum.

“Orman emekçilerimize minnet borcumuzu ödeyemeyiz”

Orman emekçilerimize, itfaiye teşkilatlarında vazife alan kardeşlerimize, ülkenin farklı yerlerinden yangın bölgesine koşan belediye çalışanlarımıza, sivil toplum kuruluşlarımıza da şükranlarımı arz ediyorum. Ne yazık ki bu uğraşta hayatını kaybeden kardeşlerimiz oldu. Onlara olan minnet borcumuzu asla ödeyemeyiz. Hayatını kaybeden tüm kardeşlerimize Cenab -ı Hak’tan rahmet diliyorum. Temennimiz ve duamız; bir an önce bu yangınların denetim altına alınması ve yaraların süratle sarılmasıdır. Emin olun, olayda ihmali, kastı, zafiyeti olan kim varsa Saadet Partisi olarak milletimiz ismine hepsinin sonuna kadar takipçisi olacağız. Yanlış, geç ve eksik idare anlayışının sebep olduğu sorunları tek tek gündeme getireceğiz.”