CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu

CHP başkanı Kılıçdaroğlu, 660. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin finaline katılmak için geldiği Edirne’de imali tamamlanan birçok tesisi hizmete açtı.

Kılıçdaroğlu’nun katıldığı Edirne Belediyesi Kırkpınar Ağası Seyfettin Selim Kreş ve Gündüz Bakımevi açılış merasiminde, birinci konuşmayı yapan Belediye Lideri Recep Gürkan, bu kreşi kente kazandıran Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nin efsane ağası, 11 yıl Kırkpınar Ağalığı yapan ve ebedi 3 altın kemerin sahibi Seyfettin Selim’e teşekkür etti.

TIKLAYIN – Sandalyesiyle kepçenin önüne oturmuştu; Değer Teyze Parkı 7 yıl sonra açıldı

“Türkiye Cumhuriyeti’nin ebediyen payidar kalmasını büyük Türk milletinin fertlerinin yerine getireceğini” belirten Gürkan, “Biz Mustafa Kemal’in evlatları ve askerleri olarak, Mustafa Kemal’in işaret ettiği, Türkiye’nin batı kentinden muasır medeniyet düzeyini kuracağız. Elbette bu ülkeye hakkettiği, gerçek manada demokrasiyi Millet İttifakı ile Sayın Genel Liderimizin dediği üzere kesinlikle ve kesinlikle kazandıracağız. Bunun yolu eğitimden geçiyor, bunun yolu çocuklarımızı eğitmekten geçiyor” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Kırkpınar Ağası Seyfettin Selim de Edirne’ye böylesine hoş bir kreş kazandırdığı için keyifli ve huzurlu olduğunu belirterek, “Edirne Belediye Lideri Recep Gürkan da bu süreçte bana çok dayanak oldu. Çok da hoş proje yaptılar. Yeri de hoş. Hepinize hürmetler sunuyorum. İyisi olsun” dedi.

 “Kentte yaşıyorsak, bayanı ve erkeği birlikte çalışıyorsak, sonuçta bayanın çocuğunu inanç içinde bırakacak bir yere muhtaçlığı var. Bayan çocuğunu itimat içerisinde bırakacak alışverişe gidecek, taziyeye gidecek, gezmeye gidecek. Münasebetiyle gözü artta kalmayacak. Çocuğum kreşte besleniyor, altı temizleniyor, eğitiliyor, müzikler öğreniyor, türküler öğreniyor ve hasebiyle hayatın her alanını öğrenmek için değerli bir adım atmış oluyor. Anneler için çok bedelli kreş. Kreş açma kararı veren ve bu kreşin imali için büyük emek harcayan Ağamıza ve Belediye Liderimize hepinizin huzurunda yürekten teşekkür ederim”

 “Burada çocuklar eşit yetişiyorlar, bir arada yetişiyorlar. Bir arada müzik söylüyorlar, birlikte türkü söylüyorlar, birlikte oyun oynuyorlar. Bu çocuklar birbirlerine farklı gözle bakmıyorlar. Çocukların birbirlerine farklı gözle bakmaları eğitimin yetersizliğinden kaynaklanıyor. Eğitimi daha küçük yaşlardan başlatırsak, çocuklar arkadaşlar ortasında fark asla gözetmeyeceklerdir”

“Arkadaşlarıma ‘har mahalleye kreş koyun’ dedim” 

“Cumhuriyet’in kuruluşunda erkeklerde okuma/yazma oranı bütün Türkiye’de yüzde 8. Yüz erkekten yalnızca 8’i okuma-yazma biliyor. Bayanlarda okuma-yazma oranı binde 8. Bin bayandan yalnızca 8’i okuma-yazma biliyor. Kimileri diyor ya ‘Demokrasiye çabucak geçseydik.’ İyi geçelim de Hakkari’ye koyacağımız sandığın başına bir okur-yazar, bir sandık vazifelisi gerekiyordu. Okur-yazar yok. Köy enstitülerinin kuruluş ideolojisi budur aslında. Eğitime bu kadar ehemmiyet verilmesinin temel ideolojisi budur. Sınıf atlamak istiyorduk. Çağdaş uygarlığı yakalamak istiyorduk. Daha hoş bir Türkiye, daha uygar bir Türkiye bunu yakalamak istedik ve bunun çabasını verdik. Bu kreş bu uğraşta atılan adımlardan birisidir.

“Bir çocuk yatağa aç giriyorsa o gece uyumayacaksınız”

“Bütün belediye lideri arkadaşlarıma dedim her mahallede bilhassa bir kreş koyun. Lakin bilhassa sizden özel istediğim fakir mahallelerden, yoksul mahallelerden başlayın. Böylelikle müspet ayrımcılık yapalım. Bize oy verir vermez o başka bir şey. Sakın ayrım yapmayın. Oy verecek en çok oyunu bize verdi hizmeti oraya götürelim. ‘Kesinlikle bunu yapmayın’ dedim. Bize oy vermiyor, lakin yoksul mahalle mi oradan başlayın orada kreş olsun. Anneler inanç içinde götürsünler. Ayrımcı bir siyasetten vazgeçmemiz lazım. Kucaklayıcı bir lisan kullanmamız lazım herkesi. Herkesi kucaklamamız lazım. İnsan bizim insanımız. Herkes benim üzere düşünmek zorunda değil ki. Lakin onun sıkıntısı varsa ve ben ülkeyi yönetmeye talipsem onun kaygısına tahlil üretmek zorundayım. O nedenle başkanlarıma söyledim. Bulunduğunuz beldede bir çocuk yatağa aç giriyorsa o gece uyumayacaksınız, evvel o çocuğun karnını doyuracaksınız. O çocuğunun karnı doyacak ki annesi rahat edecek. Ailesi rahat edecek huzur içinde çocuğunu yatağa yatıracak, ‘Bak karnın doydu’ diyecek. Münasebetiyle biz siyaseti de bu bağlamda yapmak bu bağlamda götürmek zorundayız.”

“Kavgadan değil birlikten yana olmak zorundayız”

“Birlikte hareket etmek zorundayız. Elbette farklı düşünebiliriz. Elbette farklı partiler olabilir. Bunlar demokrasinin vazgeçilmez ögeleri esasen. Ancak farklı partilere mensup olmak birbirimizi düşman üzere görmek manasına gelmez. Bütün problem siyasetçiye teslim edilen paranın hesabının halka verilmesidir. Ben vergi veriyorsam yeni doğmuş çocuk vergi veriyorsa en yaşlımız vergisini veriyorsa o vergiyi kullanan siyasi otoritenin harcanan her kuruşun hesabını millete vermesi lazım. Bunun yolu da demokrasidir. Ben soru soracağım ülkeyi yönetenler de bu sorulara yanıt verecek. O vakit bizim ülkeye gerçek manada demokrasi gelecektir. Ve o vakit biz bunun çabasını kazanmış olacağız. Belediye lideri arkadaşlarıma şunu da söyledim: ‘Belli aralıklarla yaptığınız bütün yatırımların hesabını millete verin. Millet öğrensin okul kaça yaptın, fabrikayı kaça yaptın? Ne yaptıysan hesabını bir formda halkla paylaşmak lazım. Böylelikle vatandaşla ortamızda inanç köprüsünü inşaat etmiş olacağız. Allah’ın müsaadesiyle bunların tamamını Türkiye’de hayata geçireceğiz.”

T24