Seyahat davasında yargılanan ve 1373 gündür tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala’nın avukatları Seyahat ve Çarşı davalarının birleştirilmesi ve 2 Ağustos’ta Kavala’nın tutukluğunun devamına verilen karara ait,  “4. Yargı Paketinde yer alan “somut deliller” gösterilmesi kuralını göz gerisi ederek Osman Kavala’nın tutukluluğunun sürmesine karar verdi.” açıklamasını yaptı. 

Avukatlar, “İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi Lideri kendisine “birleştirme” konusunda muvafakat vermeyen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına süreksiz görevlendirme ile getirildi. 30. Ağır Ceza Lideri olarak yazdığı müzekkerenin karşı karşılığını da 13. Ağır Ceza Mahkemesi Lideri sıfatıyla imzalayarak kendi “birleştirme” talebine tekrar kendisi muvafakat verdi.” dedi. 

“ilk suçlamalarda somut kanıt olmadığından hak ihlali kararı verildi”

“AİHM kararı ile belirlenen hak ihlalleri devam etmektedir ve tutuklama ile ilgili Türk ceza kanun ve kuralları kararlı bir formda uygulanmamaya devam etmektedir.” diyen avukatların açıklaması şöyle: 

“Osman Kavala 1373 gündür tutuklu. Bu mühlet içinde üç başka suçlamayla yargılandı. Birinci iki suçlama, 15 Temmuz darbe teşebbüsüne takviye olarak, anayasal sistemi değiştirmek (TCK 309) ve Seyahat aksiyonlarının düzenleyicisi ve finansörü olmakla (TCK 312) ilgiliydi. Seyahat belgesinden açılan dava devam ederken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bu iki suçlamayla ilgili makul kuşku tabanı oluşturacak somut kanıt olmadığını söz ederek “hak ihlali” tarafında karar verdi ve Kavala’nın “derhal özgür bırakılmasını” istedi. Bu davada çıkan beraat kararından sonra, Kavala hür bırakılmadan daha evvel re’sen tahliye edildiği TCK 309’dan tutuklandı ve tutukluluğu sürdürmek için üçüncü bir suçlama, casusluk suçlaması (TCK 328) yaratıldı.

Kavala’nın casusluk suçlamasıyla ilgili tutukluluğu sürerken, AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetleyen Avrupa Kurulu Bakanlar Komitesi, bugüne kadar mevzuyu görüştüğü bütün toplantılarında, Türk yetkilileri AİHM kararı doğrultusunda Kavala’nın derhal tahliyesi istikametinde adım atmaya çağırdı.

“Dosya karar basamağına gelmişken evrak 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi”

Yasal desteği olmayan bu tutuklamanın sürdürülebilir hale gelmesi için her türlü hukuk dışı yol uygulandı ve uygulanıyor. Osman Kavala hakkında casusluk suçlamasını da içeren iddianame, 36. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmiş ve belge karar evresine gelmişken, Seyahat davasındaki beraat kararını bozan İstinaf Mahkemesi’nin bu davanın, yeniden Seyahat olaylarıyla ilgili Çarşı davasıyla birleştirilmesi tarafındaki kararı doğrultusunda, Kavala’nın belgesi İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi evrak kendisine geldiği tarihten itibaren yedi ay içerisinde yalnızca bir duruşma yaptı, hiçbir karara imza atmadı, hiç şahit dinlemedi, bir tek müzekkere dahi yazmadı. Çarşı davasındaki beraat kararlarını bozan Yargıtay kararının açıklanmasının akabinde İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, belgenin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen “Çarşı-Gezi” belgesiyle birleştirilmesi tarafında görüş bildirerek İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden “birleştirme” konusunda “muvafakat” talep etti.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi “birleştirme” ile ilgili bir karar vermeyerek duruşmayı 8 Ekim tarihine bıraktı ve sanık müdafilerinin yazılı beyanda bulunmasından sonra “birleştirme” konusunun kıymetlendirilmesine karar verdi. 13. Ağır Ceza Mahkemesi isimli tatilin başlamasına kadar “birleştirme” konusunda muvafakat vermedi.

“Kendi ‘birleştirme’ talebine yeniden kendisi muvafakat verdi”

Türel durum bu iken, isimli tatilin başlamasıyla birlikte İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi Lideri kendisine “birleştirme” konusunda muvafakat vermeyen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına süreksiz görevlendirme ile getirildi. 30. Ağır Ceza Lideri olarak yazdığı müzekkerenin karşı karşılığını da 13. Ağır Ceza Mahkemesi Lideri sıfatıyla imzalayarak kendi “birleştirme” talebine tekrar kendisi muvafakat verdi.

Tüm bu hukuk ve akıl dışı uygulamalar sürerken yürürlüğe giren 4. Yargı Paketi’nde “tutuklama ve tutuklamanın devamı kararlarında ‘somut delil’ kaidesi aranması” yer almıştı. Osman Kavala hakkında İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yürütülen yargılamada ise, ısrarlı taleplerimize karşın, hiçbir “somut delil” gösterilmeden tutukluluk sürdürüldü. Üstelik, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi 6 Ağustos’ta yapılması gereken duruşmayı iptal etti ve 2 Ağustos tarihinde yapılan tutukluluk değerlendirmesi sonucunda 4. Yargı Paketinde yer alan “somut deliller” gösterilmesi koşulunu göz arkası ederek Osman Kavala’nın tutukluluğunun sürmesine karar verdi.

Kavala belgesinde tanıdık gelen ve izleri yakın geçmişe dayanan bu hukuka karşıt uygulamaların yorumunu kamuoyuna bırakıyoruz. Şu değerli noktayı kamuoyuna yinelemek isteriz ki, AİHM kararı ile belirlenen hak ihlalleri devam etmektedir ve tutuklama ile ilgili Türk ceza kanun ve kuralları kararlı bir formda uygulanmamaya devam etmektedir.

Osman Kavala Müdafileri
Av. Köksal Bayraktar
Av. Deniz Tolga Aytöre
Av. İlkan Koyuncu”

TIKLAYIN – Kavala’nın “ajanlıkla” suçlandığı dava, Seyahat davası ile birleşiyor: Seyahat davası, torba davaya dönüşüyor