Yeni Şafak muharriri Ahmet Ünlü, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 26 Haziran’da, Tunceli’de öğretmenlik yapan birebir vakitte da Eğitim ve Bilim İşçileri Sendikası Tunceli Şubesi İdare Şurası üyesi olan öğretmene Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) düzenlemiş olduğu ve sendikaların da katıldığı aktifliğe katılarak dayanak verdiği gerekçesiyle verilen 1 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını onamasını kıymetlendirdi.

Anayasa Mahkemesi’nin ferdi müracaat hakkı kapsamında enteresan kararlara imza attığını yazan Ünlü, “Başvurucunun bir siyasi partinin düzenlediği basın açıklaması, protesto, yürüyüş ve oturma hareketine katılarak takviye verdiğini ve bu hareketinin sendikal faaliyet kapsamında da kalmadığını belirterek müracaatçı hakkında uygulanan disiplin cezasında hukuka karşıtlık görülmediğine ve davanın reddine karar vermiş, kelam konusu karara karşı temyiz talebinde de Danıştay 12. Dairesi ret kararının hukuka ve yönteme uygun olduğu gerekçesiyle onanmasına karar vermiştir” dedi.

AYM’nin 2019’daki Ahmet Parmaksız kararını hatırlatan Ünlü, “Alınan kararda sendika hakkının kapsamının belirlenmesinde ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadı ve Milletlerarası Çalışma Örgütü’nün (ILO) mevzuya ait karar ve unsurları de dikkate alınarak hudutlu sayıda olmamak üzere kimi ölçütler geliştirilmiştir. Bu ölçütler; hareketin mesleksel çıkarları muhafaza hedefi güdüp gütmediği, sendikaların çekirdek faaliyet alanı içinde olup olmadığı, üyelerinin çıkarlarını muhafaza gayesi olmaksızın salt bir siyasi gaye içerip içermediği ve buna bağlı olarak devlete tanınan takdir marjının genişliği halinde belirlenmiştir” diye yazdı.

AYM’nin sendikaların çalışmalarıyla ilgili belirlediği kararları hatırlatan Ünlü, “Eylemin gerçekleştirilmesinde sendika kararı bulunması tek başına kâfi değildir

O hâlde bir hareketin sendika hakkının sağladığı muhafazadan yararlandığının argüman edilebilmesi için hareketin gerçekleştirilmesi konusunda sendika kararı bulunduğunun ileri sürülmesi kâfi değildir. Bunun yanında gerçekleştirilen hareketin sendikaların çekirdek faaliyet alanı kapsamında kaldığının da somut bilgi ve dokümanlarla ortaya konması gerekir” dedi.

“Somut olayda ise müracaatçı sadece BDP tarafından düzenlendiği konusunda itirazı da bulunmadığı görülen bir toplantıya, üyesi olduğu sendikanın temsilcisi sıfatıyla dinleyici olarak katıldığını belirtmiştir” diyen Ünlü, “Başvurucu kelam konusu toplantının hangi maksatla ve ne biçimde gerçekleştirildiği konusunda hiçbir açıklamada bulunmadığı üzere üyesi olduğu sendikanın toplantıyla bağlantısı konusunda da hiçbir bilgi vermemiştir. Bu durumda müracaatçının katıldığı hareketin sendika hakkının muhafazasından yararlanması gerektiğine ait argümanını -eylemin sendikaların çekirdek faaliyet alanı kapsamında kaldığına ait hiçbir bilgi ve evrak sunmadığı gözetilerek- maddi ve hukuksal olarak temellendiremediği sonucuna varılmıştır” dedi.

Ünlü yazısına şöyle devam etti:

Bir kamu vazifelisi olarak ödev ve sorumluluklarına uygun davrandığına, kendisinin toplantı hakkının yönetimin münasebetlerine baskın geldiğine ait somut olgulara dayalı değerlendirmelerde bulunmamış; Anayasa Mahkemesi’nin ele almasını istediği somut olguları ve bunların hukukî desteklerini ortaya koymamıştır. Açıklanan münasebetlerle toplantı ve şov yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ait argüman açıkça destekten mahrum olması nedeniyle kabul edilemez bulunmuştur.

AYM, bu kararı ile sendikal haklarla ilgili değerli bir adım atmıştır. Çünkü sendikaların almış oldukları aksiyon kararları sonucunda oluşan disiplin cezası gerektiren fiillere ceza verilmeyeceği düşünülmekteydi.

Bakalım bundan sonra hangi sürpriz kararlarla karşılaşacağız.”

Yazının tamamını okumak için

T24